Kredi Puanı Neden Önemlidir?

Nasıl ki okuldayken sınıfı geçmek için karnemizde zayıf olmaması, ya da üniversiteyi kazanmak için yüksek puan almamız gerekiyorsa, bankalardan kredi alabilmek için de kredi puanımızın yüksek olması gerekiyor. Kredi skoru, artık bizim borçluluğumuzun karnesi oldu. Bankalar, sistemlerinden karnelerimize bakıyor ve borçlarımızı zamanında ödemiş miyiz, en son ne zaman kredi kullanmışız, bankalara ne kadar borcumuz var, ne zamandan beri kredi kullanıyoruz? gibi soruların cevaplarını rahatça görebiliyorlar ve bize kredi verip vermemeye karar veriyorlar. Şimdilik kredi puanımızın yüksek olmasının tek faydası bankalardan veya tüketici finansmanı şirketlerinden kolayca kredi alabilmek. Ama ileride kredi puanı daha da önem kazanacak. Nasıl mı?

İlk örneğini ING Bank’ın geçen yılın son aylarında “eski köye yeni adet kredi” diye duyurduğu ve kredi skoru 1700’ün üzerinde olan müşterilere daha uygun faiz oranıyla kredi vereceğini açıkladığı reklamları hepimiz izledik. Evet, artık kredi puanınız ne kadar yüksekse, o kadar düşük faizli kredi kullanabileceksiniz. Öte yandan, kredi puanınız kötü ise maalesef sizin kredi faizleriniz de yükselecek. Bu nasıl olabilir diye sorabilirsiniz. Bu sisteme risk bazlı fiyatlama deniyor ve uzun yıllardır yurtdışında uygulanıyordu. Bu sisteme göre, puanınızın yüksek olması, borçlarınıza sadık olduğunuzu ve çekeceğiniz krediyi sorunsuz bir şekilde ödeyeceğiniz anlamına geliyor. Böylelikle bankalar sizi az riskli kategorisine koyup, kullandırdığı kredinin batmayacağını hesaplıyor, ve risk priminiz düşük olduğu için size daha uygun faiz oranlı kredi veriyor. Çünkü bankalar, müşterilere kullandırdıkları kredilerden %5’nin batacağını her zaman hesaba katar ve bunu faiz olarak müşteriye yansıtırlar. Eğer siz az riskli gruptaysanız, sizin grubunuza kullandırılacak kredilerden yalnızca %1’inin batacağı düşünülür ve böylelikle daha düşük faiz yansıtılır. Diğer yandan, düşük kredi skorlu müşterilerin yer aldığı çok riskli grup için batacak kredi oranı %10 – %20 olarak hesaplanır ve batacak kredilerin maliyetleri de çok riskli grubun faiz oranlarına eklenir. Böylelikle, düşük skorlular daha yüksek faiz öderler. Bu zamana kadar düşük ya da yüksek kredi skorlu müşterilerin hepsi için aynı oran kullanılıyordu. Ama artık yüksek skorlu müşteriler, borcuna sadık olmayan düşük skorlu müşterilerin riskini üstlenmeyecekler. Yani kapı komşunuzun geç ödediği elektrik faturası için size ekstra maliyet yansıtılamayacak.

İlerleyen günlerde görebileceğimiz bir değişiklik ise, artık kamuya açık olan kredi skorlarının borçlanacağımız normal insanlar tarafından da talep edilebilmesi. Yani diyelim ki, bir şehre yeni taşındınız ve ev kiralamak istiyorsunuz. Ev sahibiniz size diyecek ki, “lütfen kredi risk raporunu getirin”, böylelikle sizin borçlarınızı zamanında ödeyip ödemediğinizi görecek ve ona göre size evi kiralayacak veya 6 ay peşin isteyecek veya yüksek depozito talep edecek.

Elektrik, doğalgaz, su ve telefon şirketlerinin de ilerleyen yıllarda KKB risk raporu sistemine entegre olması planlanıyor. Yani yalnızca bankalara olan borçlarımıza değil, faturalarımızın ödeme düzenine de bakılacak. Sisteme dahil olan şirketler, eğer kötü kredi skorumuz var ise, bizden muhtemelen daha yüksek depozitolar talep edecekler.

Kredi skoru gitgide para ile ilgili bütün işlerde karşımıza çıkacak karnemiz olacak. Bu karnedeki notlarımıza göre de, bazı hizmetleri daha ucuz ya da pahalı alacağız, ya da belki hiç alamayacağız. Onun için, bugünden itibaren kredi puanınızı yükseltmenin yollarını arayın.

4 ay içerisinde kredi notumu 1,461’den 1,809’a nasıl yükselttiğimi öğrenmek için burayı tıklayabilirsiniz.

Leave a Reply

Your email address will not be published.