Ne Olacak Bu Doların Hali?
Dolar (USD), TL karşısında rekorlarını yenilemeye devam ederken, çevremdeki insanlardan şuna benzer sorular gelmeye başladı: “Dolar çıkar mı?”, “Dolar düşer mi?”, “Dolar alınır mı?”, “Dolar mı altın mı?”, “Dolar mı Euro mu?”, “Dolar ne olacak?”, “Dolar bu hafta ne olur?”, “Dolar önümüzdeki hafta ne olur?”, “Dolar uzun vadede ne olur?”, “Dolar fiyatı ne olur?” vs.
Dolar ile ilgili sorulardan da göreceğimiz üzere, çoğunluk doların TL karşısındaki durumundan yola çıkarak, bir pozisyon almaya, ya da Euro veya altın gibi alternatif yatırım araçlarına yönelmeye çalışıyor. Piyasada bir panik havası hakim. Yukardaki soruların cevabını ise Merkez Bankası Başkanı da dahil kimse bilmiyor. Hatırlarsınız, kendisi 27 Ağustos’ta doların 1.92 olacağına ilişkin güvence vermiş, fakat dolar yılı 2.13 seviyelerinden, yani Başkan’ın söylediğinin %10 üzerinden kapatmıştı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı dinleyip, döviz pozisyonlarını 1.92’ye göre ayarlayanlar büyük zarar ettiler.
Gelin hep birlikte 2013 yılında doların fiyatını etkileyen unsurları inceleyerek 2014 yıl sonu için bir tahminde bulunmaya çalışalım.
2013 yılında döviz kurlarını etkileyen faktörleri ikiye ayırabiliriz: iç ve dış faktörler.
Dış faktörler: Dolar, ki burada Amerikan Doları’ndan bahsediyoruz, bir çok ülkenin rezerv parası. Aynı zamanda Dünya’da konvertibilitesi en yüksek para birimi. Bu ne demek? Bir çok ülkenin merkez bankası, kasalarındaki paraların büyük kısmını dolar cinsinden tutuyorlar. Öte yandan, Dünya’daki ticaretin büyük bir bölümü dolar (USD) cinsinden yapılıyor. 2008 krizinden sonra, Amerikan Merkez Bankası Fed, ülkesindeki krize çözüm bulabilmek amacıyla, parasal genişleme başlattı. Yani, bankalar ve yatırım şirketlerinin bilançolarını düzeltebilmek amacıyla, sorunlu varlıkları, varlık alım yöntemiyle topladı. Bu sırada da piyasaya çokça dolar pompalandı. Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de, piyasadaki bu bol paradan epeyce faydalandı. Gelişmiş ülkelerdeki varlık fiyatları yani hisse senedi veya gayrimenkul fiyatları yükseldi. Bu sırada bu ülkelere yurtdışından gelen yatırımcılar, yatırım yapabilmek amacıyla, yanlarında getirdikleri doları satıp o ülkenin para birimini satın aldılar.
Yani, diyelim ki Mr. Smith parasını Amerika’dan çekip, Türkiye’de getirdi ve burada Borsa İstanbul’a yatırım yaptı. Dolayısıyla, piyasada dolar bolluğu yaşandı. Ekonominin temel kurallarından arz-talep ilişkisi ile piyasada çoğalan doların fiyatı sürekli düşerken, TL almak isteyen yabancı yatırımcıların etkisiyle, TL yükseldi ve faizler düştü. Türkiye ile birlikte gelişmekte olan bütün ülkeler, 2010 – 2013 yılları arasında yüksek büyüme oranları kaydettiler. Ama Fed’in kısa zaman sonra görevini Yellen’e devredecek başkanı Bernanke’nin, bu yılın Mayıs ayında, Amerika Birleşik Devletleri’nde 2008 krizinin etkilerinin azaldığını ve düzelme emareleri görülmeye başlandığı, artık parasal genişlemeyi (quantitative easing) durdurup, tapering yani muslukları kapama dönemine geçmeye başlayacağını ilan etmesiyle, bütün gelişmiş ülkelerin para birimleri Amerikan Doları karşısında değer kaybetmeye başladı. Çünkü, Amerika’daki krizden kaçıp yanında getirdiği dolarları Türkiye gibi gelişmiş ülkelerin piyasasında değerlendiren Mr. Smith için artık Amerika’ya geri dönüş vakti gelmişti. Dolayısıyla, elindeki TL varlıkları satıp, dolar almaya başladı. Bu sefer, piyasada TL çoğalmaya başladı ve para birimimiz hızla değer kaybetti.
Peki, Mr. Smith yanında dolarlarla beraber tekrar Türkiye’ye veya diğer gelişmiş ülkelere geri dönecek mi veya ne zaman dönecek? İşte hepimizin merak ettiği doların fiyatını etkileyecek temel soru bu? Eğer, Mr. Smith’in ne zaman geri gelebileceğini bilirsek, “dolar ne olur?” sorusunu da cevaplamış oluruz?
İç Faktörler: Türk Lirası, bizim maaşımızı aldığımız, alışveriş yaptığımız ve kiramızı ödediğimiz, yani günlük yaşamda kullandığımız bir para birimi. Türk Lirasının dolar karşısında zayıflaması, eğer dolar maaş almıyorsanız, hepimizi fakirleştirir. Neden mi? Çünkü bugün kullandığımız ürünlerin bir çoğu ithal. Ayrıca ülke olarak, temel gereksinimimiz olan ve hatta üretimin de en önemli girdisi olan enerji, yani elektrik, doğalgaz, petrol ve petrol türevlerini, yurtdışından dolar olarak satın alıyoruz. Dolar yükseldiği zaman, benzinin fiyatı, elektriğin fiyatı artar. Benzinin ve elektriğin fiyatı artarsa, her şeyin fiyatı artar. Çünkü, satın aldığımız çoğu ürünün üretiminde elektrik kullanılır, bu ürünlerin marketlere getirilmesinde benzin kullanılır. Maliyetleri artan üretici, bu fiyatları tüketiciye yani bizlere yansıtmaya başlar. Dolayısıyla, biz gibi meyve-sebze dışında tükettiği her şeyi yurtdışından alan, herkesin kapısında birer otomobilin olduğu, hepimizin cebinde akıllı cep telefonlarının olduğu ülkelerin para birimlerinin dolar karşısında değer kaybetmesi, vatandaşı fakirleştirir.
2012 yıl sonunda 1.78 TL olan Amerikan Doları, 2013 yıl sonunda 2.13 TL oldu. Yani dolar tam tamına %20 yükseldi. Biz de vatandaş olarak %20 fakirleştik. Peki ne oldu da dolar bu hale geldi? 20012 yılı biterken, Türkiye, yatırımcıların gözünde, dış ticaret açığı problemi haricinde, ekonomisi iyi, gelişmekte olan, siyasi istikrarın olduğu ve yatırım yapılabilir konumunda bir ülkeydi. 2013 yılının Mayıs ayında, önce Amerikan Merkez Bankası Fed’in Başkanı Bernanke, yukarda da anlattığım gibi parasal genişlemenin bitirileceğinin sinyallerini verdi. Daha sonra, ülkemizde Gezi Parkı olayları başladı. Gezi Parkı olayları sırasında hükümetin göstericilere karşı gösterdiği orantısız şiddet, Türkiye’nin imajını oldukça kötü etkiledi. Bu olaydan 6 ay sonra, 17 Aralık 2013 tarihinde, 4 bakanın karıştığı “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” ile birlikte, hükümetin olayları açığa kavuşturmak yerine ört bas etme girişimi, zaten tetikte olan yabancı yatırımcıyı ürküttü. Türkiye’ye yatırım için gelecek olanlar gelmez oldu, parasal genişlemenin sonlanması ile gitme hazırlığında olanların ise gidişini hızlandırdı. Merkez Bankası, faizleri yükseltip TL’yi rahatlatmak yerine, kendisine ait olmayan dolarları piyasaya sürerek ateşini dindirmeye çalıştı.
16 Aralık’ta 2.03 olan USD/TL kuru, bugün 2.20’yi geçmiş durumda. Mr. Smith, Türkiye’de kişisel hak ve özgürlüklere saygı duyulmadıkça, faizler yükselmedikçe, siyasi istikrar sağlanmadıkça, yolsuzluk dosyalarının üzerine gidilmedikçe, yargı bağımsızlığına ilişkin endişeler çözülmedikçe, hükümet ile aynı düşünmeyen işadamları veya bankaların üzerine gidilmekten vazgeçilmedikçe, ya da memleketin her yerinden petrol fışkırmaya başlamazsa gelmez. Mr. Smith gelmez ise, Doların ateşi de sönmez.
Önümüzde ilk olarak yerel seçimler, sonrasında ise Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Tansiyon oldukça yüksek. Türkiye’yi zor bir yıl bekliyor. Bugün itibarıyla 2.20’yi geçen USD/TL kuruna ilişkin yatırım bankalarının, 2014 yıl sonu tahmini 2.40 seviyesinde. Yani, doların daha da yükseleceğini tahmin ediyorlar. Siz de, yatırım bankalarının dolar tahminine güveniyorsanız, birikimleriniz bir kısmı ile dolar alabilirsiniz.